Doludizgin aksiyon, Moliere’in dehasını aratmayan dört dörtlük fars türü komedi, en iyi Indiana Jones filmleri ayarında macera, büyük ve göz kamaştırıcı prodüksiyon arayanlara şu dört Fransız filmini öneririm…

L’As des as (1982; Gérard Oury)
L’homme de Rio (1964; Philippe de Broca)
La Grande Vadrouille (1966; Gérard Oury)
Weekend at Dunkirk (Dünkirchen) -Week-end à Zuydcoote (1964; Henri Verneuil)

La Grande Vadrouille dönemin en büyük film prodüksiyonlarından biriydi…2 buçuk milyon dolarlık bütçesi vardı…Fransa’da 17 milyondan fazla seyirci topladı…Şahane ötesi bir filmdir…

İkinci Dünya Savaşı’nın Fransa cephesinde neler yaşandı? konusuna odaklanan filmlerden bazıları:

Dunkirk-Dünkirchen (1958) Leslie Norman
Hiroshima, mon amour (1959) Alain Resnais
The Longest Day (1962) Ken Annakin, Andrew Marton, Gerd Oswald, Bernhard Wicki, Darryl F. Zanuck
Week-end à Zuydcoote (1964) Henri Verneuil
The Train (1964) John Frankenheimer
Paris brûle-t-il? (1966) René Clément
Le vieux fusil (1975) Robert Enrico
Monsieur Klein (1976) Joseph Losey
The Last Metro (1980) François Truffaut
Das Boot (1981) Wolfgang Petersen
The Blood of Others (1984) Claude Chabrol
Au revoir les enfants (1987) Louis Malle
Les Égarés (2003) Andre Techine
A Love to Hide -Un amour à taire (2005) Christian Faure
Un Secret (2007) Claude Miller
Atonement (2007) Joe Wright
Into the Storm (2009)Thaddeus O’Sullivan
The Monuments Men (2014) George Clooney
Their Finest (2016) Lone Scherfig
Dunkirk (2017) Christopher Nolan
Darkest Hour (2017) Joe Wright
L’As des as (1982) Gérard Oury
La Grande Vadrouille (1966) Gérard Oury

Yüzü Kemal Sunal’ı andıran Fernandel’in Le Petit monde de Don Camillo -The Little World of Don Camillo(1952) adlı filmi Fransa’da
12 790 676 seyirciyi sinema salonlarına çekmişti…

Fransa’nın bir başka süper yıldızı olan Louis de Funès İngilizce konuşulan ülkelerde hiçbir zaman popüler olamadı…Ancak Fransızca ve Almanca konuşulan her yerde, tüm Akdenize kıyısı olan Avrupa ülkelerinde, Sovyetler Birliği’nde,
Macaristan, Çekoslovakya, Bulgaristan, Romanya, Arnavutluk, Yunanistan, İtalya, Yugoslavya, Polonya, Portekiz, İspanya, İran, İsrail, Mauritius ve Türkiye’de çok popülerdi…

Oyuncuyu Amerikalılar bir Yahudi din adamını canlandırdığı The Mad Adventures of Rabbi Jacob filmiyle tanıdı…Bu film konuşma dili İngilizce olmayan yılın en iyi filmi dalında Los Angeles’ta Altın Küre ödülüne aday gösterildi…

163 filmde oynayan süper yıldızın (Louis de Funes) Amerikan seyircisi tarafından tanınmaması çok ilginçtir…Onun süper yıldız olduğu dönemde Amerikan seyircisinin gözde komedyeni Peter Sellers’dı…

Le Gendarme de Saint-Tropez
Güney Fransa’nın Bodrum’u Saint Tropez’e atanan jandarma Ludovic Cruchot Brigitte Bardot’u andıran kızıyla birlikte buraya gelir…Tarım ve hayvancılık, turizm, balıkçılık, şarapçılık mütevazı kasaba halkının geçim kaynaklarıdır…Henüz Saint Tropez klimayla bile tanışmamıştır…Alman asıllı Romy Schneider 1958-1963 döneminde romantik bir ilişki yaşadığı Fransız Alain Delon’ile La piscine-The Swimming Pool’u (1969) Saint Tropez’de çevirerek kasabanın ününe ün katmıştır…
Altı filmlik Jandarma serisinin ilkinde jandarmaların kasabadaki görevlerini öğreniriz…Filmin ilk altı dakikası siyah beyaz geri kalanı renklidir…Jandarmalar köylülerin hayvanlarını çalanları yakalarlar…Jandarmalara rüşvet vermeye kalkışan esnafa ceza keserler…Henüz çırılçıplak denize girilen plajlar yasadışıdır…Nüdistleri takip edip onlara tebdili kıyafetle (çıplak ya da yarı çıplak) yaklaşarak onları çok kısa süreliğine gözaltına almaya ya da onlara ufak para cezaları kesmeye çalışırlar…Ehliyeti olmayan, görme engelli olan, aşırı derecede sarhoş ya da hız sınırının çok üzerinde motorlu araç kullanan trafik teröristlerine ceza keserler…Henüz yetişkin olamamış tutulması yasak alabalıkları avlayanlara ceza keserler…Jandarma karakolu binası aynı zamanda görevli jandarmalarla ailelerinin kaldığı lüks olmayan bir lojmandır…
İlk macerada süper jandarmanın kızı Nicole kasabanın gençlerine kendini tanıtırken zengin hayal gücünü kullanarak bolca yalan söyler…
“Babam yat sahibi süper zengin bir Amerikalı olan Archibald Ferguson…Yatın önünde duran üstü açık Mustang otomobil babama ait” diyecektir…Kızının zor durumda kalmaması için Cruchot da ilave yalanlar söylemek zorunda kalır…Glasgow da bir terzisi vardır…Terzi her hafta uçakla Saint Tropez’e 12 takım elbise yollamaktadır…Kendisinin Honolulu da (Hawaii adalarında) malikaneleri vardır…En az altı otomobili vardır…Tüm bu palavralar Saint Tropez’de yaşayan ve oğluna zengin bir ailenin kızını gelin olarak almak isteyen kasabalıları çok heyecanlandırır…
Üç soyguncunun kasabanın müzesindeki değeri 13 ila 20 milyon doları bulan bir Rembrandt tablosunu çalmasıyla ortalık karışır…Işığın gölgelerin ressamı Rembrant The Monuments Men (2014) filminde de anlatıldığı gibi en zengin Yahudilerden Nazilere hatta Padişah 2. Abdülhamit’e kadar sanat eseri koleksiyoncularının en gözde ressamı olmuştur…1910’da Çırağan Sarayı yangınında Rembrant ve Ayvazoski gibi ressamların çok değerli tabloları da yanmıştı….

Louis de Funes filmlerinin Fransa sinemalarındaki seyirci sayıları
La Grande Vadrouille 17,267,607
Le Corniaud 11,739,783
Le Gendarme de Saint-Tropez 7,809,334
The Mad Adventures of Rabbi Jacob 7,295,727
Les grandes vacances 6,986,917
Le gendarme se marie 6,8 milyon
Le gendarme et les extra-terrestres 6,3 milyon
Oscar 6,1 milyon
L’aile ou la cuisse 5,8 milyon
La folie des grandeurs 5,6 milyon

Fransız güldürü ustası Louis de Funès (1914-1983) son filmlerinden “L’Avare-The Miser-Cimri”yle (1980) bir Moliere uyarlaması gerçekleştirmişti