Die Blechtrommel-The Tin Drum-Teneke Trampet sinemalarda 132 dakikalık versiyonuyla gösterilmişti…Bu filmin 163 dakikalık yönetmenin kurgusu versiyonuysa harikadır ve tercih edilmelidir…  

Das Boot
Berbat bir Türkçe isimle Türkiye sinemalarına gelmişti…Vazife vardı ancak mukaddes değildi…1870-1945 döneminde Almanya diğer Avrupalı devletlerin sömürge, yağma, talan, katliam, soykırım geçmişlerini kıskanarak üç kıtayı fethetmeye çalışmış ve 100 milyondan fazla insanın öldürülmesinde baş rolü üstlenmişti…

Bu filmde (Das Boot) anlatılan ve gerçekten yaşanmış öykü de bu emperyalist hırsların yol açtığı dramlardan minik bir kesittir…

Ekim-Aralık 1941 döneminde Alman işgali altındaki (Almanya 1940-1944 döneminde Fransa’yı işgal altında tuttu) La Rochelle adındaki Fransız limanından hareket ederek Kuzey Atlantikte İngiltere’ye ABD’nden gelen savaş malzemesi, silah, cephane, mühimmat, uçak, tank, top, mermi, kamyon, giysi, yiyecek yüklü gemileri, konvoyları batırmakla görevli U96 adlı Nazi denizaltısının klostrofobik öyküsünde ( sinema salonlarında 149 dakikalık versiyonu gösterilen filmin yönetmenin kurgusu versiyonu 300 dakikadır..300 dakikalık versiyon oldukça doyurucu bir savaş görünümü sunar) farelerin ve bitlerin cirit attığı, çok sağlam sinirlere sahip olması gereken yaklaşık 50 personeli ve tek bir tuvaleti olan kusursuz ölüm makinesine zaman yolculuğu yaparız…

Dev konserve kutusunun içinde denizin derinliklerinde geçen serüven  bu serüveni bizzat yaşayan İnsanların akıl sağlığını hızla bozan bir deneyimdir… Öte yandan, İngilizler ve Amerikalılar Alman şehirlerini ağır bombardıman altına almıştır…Denizaltı personelinin yakınları Alman şehirlerinde Amerikan İngiliz uçaklarının bombardımanında hayatlarını kaybetmektedir…Denizaltıda moraller bozuktur…Pek çok Nazi denizaltısı Amerikan İngiliz işbirliğiyle batırılmıştır…

Bu tekneler 280 metre derinlikten bile parçalanmadan, dağılmadan yüzeye çıkmayı başarabilmişti…
Denizaltı üretim teknolojisinde Almanlar o dönemde çığır açmıştı ve diğer ülkelerden çok üstündü…Ancak 40.000 Alman denizaltı personelinden 30.000’nin ölümü bile Almanya’ya savaşı kazandıramadı…Almanların denizaltılara yolladıkları mesajların şifrelerinin İngiliz Amerikan işbirliğiyle elde edilmesiyle (Enigma şifresinin kırılması ve Almanların bundan habersiz olması) birlikte Alman avcı gemileri (denizaltılar) birer ava dönüşecekti…Pasifik savaşında da ABD Japonların en gizli mesajlarının şifrelerini ele geçirdiğinden Midway’de 4 Japon uçak gemisini batırmakta zorlanmamıştı…

Tarihçilerin anlatımıyla 40.000 kişiden oluşan Alman denizaltı personelinin büyük bölümü bebek yüzlü katillerdi, henüz anne kuzusu olacak çağdaydılar yani çok genç yaştaydılar, hatta çoluk çocuktular, Hitler hayranı Nazi Partisi gençlik kollarının beyni yıkanmış fanatikleri arasından seçilmişlerdi…Bu ergenlik çağından yeni çıkmış çoluk çocuk Oradour sur Glane gibi yerlerde fırsat bulduğunda 700 kadar silahsız sivili birkaç saatte gözünü kırpmadan alev makineleriyle makineli tüfeklerle katledecekti…

Enigma şifresinin kırılmasında en büyük rolü üstlenen kişi İngiliz matematikçi, bilgisayar bilimcisi ve kriptolog Alan Mathison Turing’di (23 Haziran 1912 – 7 Haziran 1954), Turing’in öyküsü The Imitation Game: Enigma adlı filmde (2014) anlatılmıştır…

Klostrofobi, toplumda bilinen adıyla kapalı alan korkusu; kişinin asansör, penceresiz oda, tren, tünel, uçak gibi kapalı alanlarda korkuya neden olan bir çeşit kaygı bozukluğudur. Kapalı alanlarda kalp çarpıntısı, nefes almada güçlük, titreme, boğulma korkusu klostrofobinin belirtilerindendir.